"Siz eski storyteller, bu yeni setting’i eş olarak kabul ediyor musun? / Nu-Wod, ediyorum!"
Yeni Dünyaya Isınma Turları
Merhaba yeni kuzucuklarım, ben old World of Darkness’cı o eski kafalı kokoş dinozor Dark Güzin’in kardeşi, Nu-World of Darkness fan’ı Dark Nuzig. Ben ondan 10 yıl daha gencim, daha slim’im, daha az hantalım… Evet onun kadar gösterişli ve geveze değilim, beni sevmek daha güç, ama benim de pek ilginç yönlerim var. Eğer önyargılarınızı bırakıp beni tanımaya çalışırsanız, beni de seversiniz. Bu yazıda Dark Güzin gibi eski kafalı oWoD’cuları, new World of Darkness’a ısındırmaya çalışacağım. Başlayalım:
Vampire
- Eskisi 7 klanla başladı. Üstelik bunların bir kısmı feci uydurmaydı. Malkavian adlı deliler klanını seçen bir oyuncu, deli oynayacam derken oyun seansını sabotaj ediyor, yıpratıyordu. Tremere ise D&D wizard-oyuncularını çekmek için uydurulmuş bir klandı. Sadece diğer 5 klan makuldü çünkü sinema, edebiyat ve folklordaki arketipleri (Ventrue-Drakula/ Toreador-Lestat/ Nosferatu- ehm Nosferatu/ Brujah-Lost Boys / Gangrel-İlkel, vahşi vampir) oynamamıza imkan veriyordu.
Zamanla klan sayısı şişti, zırvaladı. Arabik assassin vampirler, İtalyan mafya vampirler, Romen çingene vampirler gibi sığ kültürel stereotip vampir şablonları geldi. Sınırlı Amerikan bakış açısı klişe saçmalığını görüyor musunuz? Bu durumda eskimo balıkçı vampirler, Türk dansöz vampirler, Fransız öpücük vampirler falan da olsun o zaman.
Yeni oyun Vampire the Requiem, klan sayısını 5’te sabitliyor. Hepsi de sağlam arketip. Soylu vampir, İlkel vampir, Baştan çıkarıcı Vampir, Gölgelerde gizlenen Vampir ve canavarımsı Nosferatu.
- Global kumpaslar yok. Her şehir bir ada. Sağ kalmaya çalışıyorlar.
- Üstelik eskisinde anlamsız kalan generation kavramı, bu kez yerini ‘Kan Kudreti’ diye daha net bir sisteme bırakıyor. Yenilerde 1, yaşlılarda 10’a kadar çıkıyor.
- Hız disiplini celerity, eskiden patlak sistemdi. Ek hareketlerle oyunu uzatıyor, combat’te game-breaker bir avantaj veriyordu. Bu kez celerity skorunuz kadar, size saldıranların zar havuzundan zar eksiltiyorsunuz. Elegant bir çözüm. Hızdan ötürü sizi vuramıyor herifler.
- Eskisinin en büyük artısı muhteşem setting Vampire: The Dark Ages idi. Karanlık, gizemli. Yenisinde ise Requiem for Rome var. Ve neredeyse VtDA kadar başarılı. Muhteşem çizimler, harika bir setting. Entrika. Ventrue senatörler, Gangrel barbarlar, vs. Muhteşem bir kitap.
Karne: B– Ama Requiem for Rome A+
Werewolf
- Eskisi, bir arkadaşın deyimiyle bir Cumartesi sabahı çizgi filmi idi. Önce direndim ama sonra kabul ve itiraf ettim. Gezegeni, dev bir canavara karşı korumaya çalışan, hiddetli ve 3 metrelik hulk-wolverine melezi, çevreci Captain Planet kahramanlar. Üstelik yine berbat bir etnik klişe havuzu var: İçkici İrlanda kabilesi. Kung-fu’cu ve filozof uzak-doğulu kabile. Yunanlı Amazon feminist dişi kabile vs. vs. Ne basit.
- Yenisi, Werewolf the Forsaken, yine ‘5 kuralı’nı uyguluyor ve kabile sayısını 5’e indiriyor. Alfa kurtlar (Storm Lords), Yırtıcı savaşçılar (Blood Talons), Sinsi & tehlikeli avcılar (Hunters in Darkness), ilkel şamanlar (Bone Shadows), insanlığa yakın şehir kurtları (Iron Masters). Yani milli etnik stereotipler yok. İlkel bir kültür var.
- Eskisinde Doğa Ana’yı öldürmeye çalışan diğer unsurlara ve yoz bir werewolf kabilesine karşı savaşıyor, ruhlarla ittifak kuruyorduk. Bu kez tam tersi... tüm avcı-yırtıcıların atası olan Father Wolf zayıflayınca onu bu yukardaki 5 kabileden evlatları (yani biz) öldürmüş, zayıf yırtıcı olamaz diye. O yüzden diğer ona sadık, bağnaz Pure evlatlarından oluşan fanatik, tehlikeli ve psikopat 3 kabile tarafından (Predator Kings, Fire Touched ve Ivory Claws ve eski, ulu ruhlar tarafından avlanıyoruz. Yani bu kez ruhlar müttefikimiz değil. Düşmanımız. Oyunun temeli bir territory seçip orayı korumak üzerine. Safkan kabilelerle savaşıyorsunuz ve düşman ruhların bu dünyaya geçmesini engellemeye çalışıyorsunuz.
- Yani artık gezegeni değil, kendi were-popomuzu kurtarmaya çalışıyoruz.
- Artık 3 metrelik crinos ayıları değiliz. Bu savaş-formunda en fazla birkaç dakika kalabilen, daha makul (2.5 m), daha slim, daha lean ve daha mean, hulk kırması olmayan avcılarız. Bu folkordaki werewolf tanımına çok daha yakın. Neticede bir köy ayaklanıp bir werewolf’u yakabiliyordu.
- Ayrıca çizgi film havası gitmiş, oyunun şamanik, atavistik, ilkel, animist yönü bu kez harika yakalanmış.
- Karakter artık 8 Rage kullanıp, 3 saniyede 9 hareket yaparak real-time oyun gecesinden 1.5 saat yiyemiyor. Sistem çok daha makul.
- Adının kısaltması her ne kadar what the fuck gibi olsa da, WtF, eski oyundan daha iyi. Bunu itiraf etmek güç ama gerçek bu. Evet, insan tüm kötülüklerin müsebbibi yılanın başı Wyrm’ü ve ona tapan kara şirketler grubu dev Pentex’i özlüyor... Ama isteyen bu setting’e, yeni düşman İdigam’ın çarpık ruhlarına tapan bir Pentex analojisi iliştirebilir.
Karne: B+
Mage
- Eskisi, hayatınızda gördüğünüz en büyük açık büfe idi. Merlin, Gandalf, Constantine, Neo, şamanlar, taocu karateciler, mucitler, kahinler, cadılar, Terminator, Dark City vs. tüm bu kahraman ve senaryoları aynı anda yaşayabiliyordunuz. Nice gerçek hayat magical tradition’ı ile bağlantılı, zengin, mitolojik, folklorik bir şölen idi ama bazen baklava ile adana kebabı aynı anda yiyebiliyordunuz.
- Magic sistemi de aşırı soyut idi. Seanslar genelde “müsaadenle game-master?” / “Yok sana müsaade, onu o mertebe ile yapamazsın!” çıkmazına giriyordu.
- Kısaca yeni Mage the Awakening:
Nice gizli ilim kitabınca sihrin kaynağı Atlantis; biz de bu çağda yeniden doğmuş Atlantisli büyücüleri oynuyoruz. Kafayı hemen duvara vurmayın, evet Atlantis 80lerde kalmış bir new age fikri ama burada daha ziyade bir sembol. Neyse büyülerimizi de, anımsadığımız kadim Atlantis lisanı ile kelamlar zikredip, bu yalan dünyayı değiştirmek suretiyle yapıyoruz. Cidden yalan dünya çünkü oyuna göre ruhları uyuyan insanlar bu ruhsuz Fallen World’de esir. Kadim ve kudretli yaşlı Atlantisli büyücüler olan Exarch’lar onların böyle kalmasını istiyor. Düşmanlarımız da bunlar zaten. İnsanlığın ideal dünya olan Supernal World’e geçmesine engel olmaya çalışıyorlar. Vekilharç (Seers of Throne) denen tehlikeli, büyücü uşakları var.
Supernal World ile Fallen World arasında ise korkunç Abyss var… bir tür cehennem. Buradan gelen tekinsiz varlıklarla da savaşıyoruz.
- Atlantis’ten geriye, yerleri bilinmeyen beş kule kalmış. Watchtowers… Bunlar sürekli bir tür mistik pulse yayıyor ve biz bu Watctower’ların hangisinden güç alıyorsak, hangisi bize ulaşıyorsa büyü tarzımız, patikamız ona göre şekilleniyor. Necromancer, Shaman, Witch, Enchanter ve Wizard… Yine temiz 5 cephe kuralı.
- Düşmanlarımız Exarch, Seers of Throne, Abyssal Demons ve ayrıca Atlantis’ten kalma kudretli yarı-canlı silahlar vs.
- Büyü sistemi temizlenmiş. 180 sayfa kural var. Herşey daha net ve ayrıca D&D tarzı sabit reçete büyüler de var. Yani hem Mage yaratıcılığı korunmuş hem de fix spell list isteyenler mutlu edilmiş.
- Isınması en zor oyun bu oldu, ama inceleyince ve Mage the Ascension’dan farklı olduğunu kabul edince, güzelleşti.
Karne: Önce C– ama sonra B–
Wraith kontenjanı
Wraith ilk ölen WoD oyunu idi. Sebep insanların hayalet oynamak istemesi ama ölü oynamak istememesi idi. Sonra Orpheus oyunu geldi. Bir özel şirketin profesyonel ölüm-astronotları idik. Necro-naut diyelim. Vücudumuz cryogenic olarak dondurulmuşken bizi hayalet olarak launch ediyolardı öbür tarafa ve cool güçlerle, paramızı ödeyenlere hizmet veriyorduk… mesela git şu fabrikatörün evine musallat ol, onu korkut falan… İyi oyundu. Ama 6 kitaplık sınırlı bir setting idi.
Lakin Wraith fan kitlesi huzur bulamayan bir hayalet gibi yakınmaya, geri dönüş için devam etti. Böylece yeni oyun yeni WoD’da zuhur etti.
Geist: The Sin-Eaters
- Ölmek üzere iken bir hayaletin gövdesinde ikamet etmeye başlaması ile kurtulan ve ikinci bir hayat şansı kazanan insanları oynuyoruz. Sin-Eater’lar… Bu deneyim bizi değiştiriyor. Geist oluyoruz yani bir Hayalet ile simbiyotik ortakyaşar ilişkisine girmiş bir nevi vudu papazı. Yeni, cool necro-güçler kazanıyoruz. Gövdemiz sağlamlaşıyor çünkü damarlarımızda artık kan ve plazma akıyor. Bu yeni hayatımızda bir nevi 6th Sense Bruce Willis rolü ediniyoruz. Hayaletlerle savaşıyor, Underworld ölüler dünyasına iniyoruz. Ayrıca eski oyunlardaki kasvet yerini kaderci bir şenliğe bırakmış. Sin-eater’lar, kemik fetişler takıp, mezarlıklarda içip partiler falan veren, yarı deli vudu papazları. Hayatın tadını çıkarmaya çalışıyorlar, çünkü bir kez öldüler. Ayrıca kafalarının arkasında sürekli konuşan hayalet de Wraith’teki shadow olayını özleyenleri (ben değil) memnun ediyor.
- Güç seviyesi olarak rahatça söylenebilir ki Sin-Eater’lar nWoD’daki en öküz cephe… Şöyle izah edeyim Sin-Eater> Mage> Vampire> Werewolf
- İlginç bir oyun, gideri var. Oyunun etkilendiği referanslar arasında Grim Fandango da var.
Karne: B–
Changeling
- Çocukken periler ülkesine kaçırılmışız. Orada zalim peri kraliçelerine, ecinni-düklere köle olmuşuz, nice korkunç eziyetler ve varlıklarla karşılaşmışız. Güç bela kaçıyoruz. Dönüyoruz. Ama bu dünyada yıllar geçmiş. Üstelik bizim yerimize, şer bir peri-ikizimizi bırakmışlar. Hayatımızı o yaşıyor. Peşimizde uğursuz varlıklar var. Ama biz de değişip melezleşmişiz… öcüler, cüceler, elemental varlıklar, devler, periler gibi yeni tuhaf metabolizmalar ve güçler taşıyoruz. Peşimizdeki varlılardan kaçmalı, bu dünyaya ayak uydurmalı, hayatımızı geri toparlamalıyız.
Changeling the Lost, nWod’un en çok satan oyunlarından. oWoD’un en az satanı, bu yeni haliyle burada bestseller oldu. İnsanlar bayıldı. Yeni peri ırkları, yeni güçler, net sistem vs.
Eski changeling’in yeri her zaman ayrı olacak… O Peter Pan ve Alice in Wonderland. Ama bu yenisi en korkunç Grimm masallarının karanlığını taşıyor.
Karne: B+ hatta nice nice nice insana göre A +
Hunter
Önce kaçıncı derece Hunter oynadığınızı seçiyorsunuz:
1- Küçük Hunter hücreleri, 3-5 kişi.
2- Orta derece Hunter çeteleri… Birkaç düzine.
3- Veya yüzlerce kişilik organize, donanımlı dev global oluşumlar.
Eski oyundaki abuk güçler yok yanılmıyorsam yeni oyun Hunter the Vigil’de. Ama 3. Derece iseniz ultra-modern teknolojilerle harp ediyorsunuz bu yukarda saydığım türlü doğaüstü varlığa karşı.
Hunter the Vigil de Changeling kadar hit oldu. Çok seviyorlar. Fanları çok. Ben de eskisini sevmesem de buna pek bir ısındım.
Karne: B–
Ve asıl superstar…
En iyisini sona sakladım: Promethean the Created… Muhteşem.
Frankenstein, Golem, Robocop, Hulk, tuhaf yapay ama canlı mankenler, DNA klonları, Pinokyo vs. vs. Bu oyunda yapay bir varlık oynuyoruz. Biraraya getirilmiş etlerden veya çamurdan veya taştan veya ruhsal plazmadan vs. vs. yaratılmış yalnız, kederli, varoluşsal bir yolculuk içinde savrulan kudretli ‘canavarlar’.
İçimiz kimyasal ve hatta simyasal processlerin sürekli fokurdadığı bir fırın, bir simya fabrikası. Bu bize tuhaf güçler veriyor… Yıldırım yiyebiliyoruz, bununla güçlenebiliyoruz. Werewolf’ları paspas yapacak kadar güçlü ve dayanıklı golemler ve frakeştayn canavarlarıyız.
Üstelik ek kitaplarda nükleer promethean’lardan da bahsediyor… Hulk yani.
Düşmanlarımız da sakat, diğer yaratık garabetler, genetik dehşetler, mahluklar, Pandorans denilen melez kabusları, diğer supernaturallar vs.
PtC ile her tür “yanlış anlaşılmış, kovalanan canavar” şablonunu oynayabilirsiniz. Oyun bir şaheser, temalarıyla, macera unsurlarıyla, güçleriyle bir başyapıt.
Karne: A+
Sonuç:
NWoD, daha tutarlı, daha az kalabalık, daha maceralı, daha crossover’lı, daha az abuk sağlam bir setting. Daha tehlikeli, daha ürkütücü. Sistem de temizlenmiş. Eskiden 10 başarılı saldırı yapıp, bir başarılı hasar verebiliyorduk. Ayrıca attack, Dodge, soak falan derken toplam 4 ayrı fasıl zar atıyorduk. Şimdi ise mesela Saldırı = Dex+Melee+sopa havuzu eksi karşı tarafın defense’i kadar zar. Gelen sonuç ta direk health damage. Bu kadar basit. 4 ayrı fasıl, tek zara indirgenmiş. Pırıl pırıl.
Ayrıca normal insan oynamak için de nice kitap var. World of Darkness adlı tek kitabı alıp onunla hayaletlere karşı mücadele verebilir, Slasher adlı kitapla seri katillere karşı savaşabilir, polis veya mafya oynayabilirsiniz.
Sonuç olarak siz ablam Dark Güzin gibi dinozor olmayın ve yeniye ayak uydurun. Direnmeyin. Merak etmeyin yeni oyunlar, eskileri parçalayıp, işe yarayan kısımları ve özünü, ruhunu yeniden inşa ederek oluşturulmuş sağlam yapılar. Safraları atmışlar.
Bunu söyleyeceğimi hiç düşünmezdim ama evet:
NWoD > OWoD
Okuduğunuz için teşekkürler. Sevgiler nu-kuzucuklarım.